Yenidoğan kötülük
Kötülüğün yayılım hızının iyiliği solda sıfır bıraktığı bir dönemdeyiz. İnsanların insanlıktan çıktığı, şeytanın bile görünce yolunu değiştirdiği suretlerin aramızda dolaştığı bir çağdayız. İnsanlığa dair vasıfların yok olduğu, hayvanca bir yaşantının tam ortasındayız.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz hafta, “İnsan gün geçtikçe yiyen, içen, üreyen; fırsat buldukça başka insanlara şiddet uygulayan, niçin yaşadığını düşünmeye fırsat bulamayacak şekilde zamanın akıntısında sürüklenip giden bir varlık haline gelmiştir. İşte asıl felaket de budur” diyerek özetlediği bir felaket dönemindeyiz.
Küresel şiddetin dalga dalga yayıldığı, ağzı süt kokan bebeklerin katliamına seyirci kalındığı, insanların vahşice öldürülmesinden zevk alındığı bir cehaletin kucağındayız.
Kadınlara yönelik şiddet ve cinsel istismarın küçük kız çocuklarına kadar uzandığı, insanların kendi çocuklarına acınmadan kıydığı, cinayetlerin bir ihtiyaç gibi rahatlıkla işlenebildiği şiddet sarmalının ağındayız.
İnsanların güven duygusunu zedeleyen, iyi niyetlerini suiistimal eden, halisane hasletlerini boşa çıkaran toplum kemirgenlerinin sinsice mesafe aldığı bir boşluktayız.
Bu boşluktan nefes alan insan müsveddelerinin vahşice işlediği cinayetler serisi yenidoğan bebeklere kadar uzandı. Son olarak çeşitli özel hastanelerin bebek yoğun bakım ünitelerinde yaşanan rezillik kemirgenlerin geldiği son safhayı gözler önüne serdi. Daha fazla para kazanmak, sağlık sistemini ranta çevirmek için bir araya gelen namussuz tayfa son tespitlere göre ağzı süt kokan 12 bebeğin canına kıydı. 22’si tutuklu 47 şüphelinin yargılandığı çetenin elebaşı ise doktor kılığına girmiş, PKK terör örgütüne üye olmaktan hüküm giymiş Fırat Sarı adlı bir terörist çıktı.
CİMER üzerinden 27 Mart 2023 tarihinde gelen ilk ihbarı dikkate alan yetkililer konuyu ilgili mercilere aktardı. 21 Mayıs tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Aynı tarihlerde İstanbul İl Sağlık müdürlüğü de düğmeye bastı. Mağdur ailelerin ve tanıkların dinlenilmesiyle dava süreci başladı. 28 Eylül 2023 tarihinde mevcut Sağlık Bakanımız olan dönemin İstanbul İl Sağlık müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin denetlenmesi için bir komisyon kurdu. Elde edilen bilgi, belge ve bulgular neticesinde 26 Nisan’da 47 şüpheliden 22’si tutuklandı. CİMER, Sağlık Bakanlığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü silsilesi ile yürütülen operasyonlarda adı geçen 9 özel hastanenin kapısına kilit vuruldu.
18 aylık bir süreçte denetim ve soruşturmaların artmasıyla önlem almaya çalışan ve delilleri ortadan kaldırmaya yönelik bir çaba içerisine giren çete üyeleri suçlarını örtbas etmek için soruşturmayı başlatan savcıyı bile öldürmek istediler.
Suçlulardaki cesaret kötülüğün aldığı mesafeyi de göstermiş oldu. Suç işlemekten korkmayan, suç işlerken zevk alan caniler insanların kendini emin ellerde hissettiği hastanelerimize sızdılar. Türk hekimlerinin arasına gizlenip yenidoğan bebeklerin hayatlarıyla oynadılar. Dünya’da gıpta ile gösterilen Türk hekimlerinin itibarıyla oynadılar. İnsanların sağlığını korumak için gecesini gündüzüne katan, hastalara şifa olmak için kendi aile yaşamından fedakarlık yapan hekimlerimize gölge düşürmeye çalıştılar.
Türk Tabipler Birliğinin anarşist yönetim yapısından beslenen, cesaretini onların illegal düşünce tarzından alan hekim kılığına girmiş teröristler birçok ailenin öpmeye kıyamadığı bebeklerine kıydılar. Suçlular, yetkili kuruluşların titiz çalışması sonrası adaletin karşısına çıkarıldılar ve gün yüzü göremeyecekleri bir ceza aldılar. Ancak bu bile insanların içini soğutmaya yetmedi! İşledikleri suçun karşılığı onlara nefes aldırmayacak bir cezaya karşılık gelmeliydi…
Kimliği, vasfı, makamı, aidiyeti ne olursa olsun devletin ve toplumun içine yuvalanmış yaratıkları toplumdan arındırmak birinci önceliğimiz olmalı. Sağlık, adalet, emniyet, eğitim, ordu gibi stratejik kurumlarımızı itibarsızlaştırmak isteyenlerin temizlenmesi milli bir hedef olarak belirlenmeli. Bebek öldüren doktor, suçu gizleyen hakim, suçluyu koruyan polis, milli eğitimden sapan öğretmen, disiplini bozan asker olmaz. Devlet-toplum arasındaki güçlü bağ, ikisi arasındaki güven ilişkisiyle sağlanır. Bu bağı zayıflatmaya yönelen herkes devlet ve millet düşmandır.
Görevini kötüye kullanan insanlar sadece bu çağın meselesi değildir. Her dönem görevini kötüye kullanan, kötülük yapmaya eğilimli insanlar vardır ve olacaktır. Ancak, kötülerin daha cesur davrandığı küresel sistem bu devrin sorunudur.