Dem PKK’yı mı seçecek Kürtleri mi?
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de uzattığı elin en önemli ayağı kısır siyasi spekülasyonlar nedeniyle görmezden geliniyor ya da kasıtlı olarak önüne geçilmek isteniyor. Sayın Bahçeli’nin uzattığı iyi niyetli, hesapsız ve samimi el tarihi bir fırsat penceresi açarken diğer yandan da bir “turnusol” işlevi görüyor.
Sayın Bahçeli terörle hiçbir mesafe alınamayacağını, terörü bitirmenin tek seçeneğin mücadele olduğunu, devletin teröristle müzakere etmeyeceğini, terörün birlik, beraberlik ve huzur ortamını hedef aldığını ve PKK terör örgütünün hem Türk hem de Kürtlerin düşmanı olduğunu söylüyor. Bu yüzden DEM’e, “Yeter ki terör örgütünün gölgesinden sıyrılıp Türkiye partisi olun. TBMM çatısı altında konuşup çözeceğimiz hiçbir sorunumuz yok” diyor.
Uzatılan elin mahiyeti işte bu bakımdan bir turnusol işlevi görüyor. Sayın Bahçeli, meclis çatısı altında bulunan DEM’e elini uzatarak “ya siyaset, ya terör” seçeneğini sunuyor. Bu seçeneğe verilecek cevap uzatılan elin seyrini de belirleyecek olması bakımından önem arz ediyor.
DEM ise bu soruya cevap vermeden önce İmralı’yı işaret ederek “muhatap” gösteriyor. Sayın Bahçeli de siyaset arenasında inisiyatif alması gerekenlerin İmralı’yı işaret etmesini “ilkellik” olarak yorumluyor ve yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde “her türlü hizmete hazır olduğunu” söyleyen teröristbaşı Öcalan için “madem öyle terör örgütünü tek taraflı feshedip lağvedildiğini açıklasın da görelim” diyor. DEM ise “tecrit kalksın ne dediğini duyalım” cevabını veriyor.
Bu aşamadan sonra Sayın Bahçeli “madem size söz hakkı düşmüyor, madem siz insiyatif alıp terörü reddedemiyorsunuz o halde İmralı’daki terörsitbaşı gelsin DEM Parti Grubundan terör örgütü PKK’nın silahları bıraktığını ve örgütü lağvettiğini açıklasın” diyor. Terörün son bulması için bunu da sineye çeker; vatan, millet ve devlet için bu fedakarlığı da gösteririz diyor. Bu sözlerin yerine sanki “terörsitbaşı gelsin genel kurulda TBMM’yi yönetsin, kanun teklifi versin, komisyon görüşmelerine katılsın” demiş gibi birileri zılgıt çekiyor. MHP Lideri’nin aldığı tarihi insiyatifi şerre yoranlar, dün TBMM’de başkanvekili olduğundan hareketle HDP’nin meşru olduğunu söylüyor, PKK’yı reddetmemelerine tek söz etmiyorlardı. DEM (HDP) bugüne kadar TBMM Grubundan terösitbaşı Öcalan ile aynı dili kullanıp onun tezlerini dillendirmedi mi? Demek ki mesele Öcalan’ın DEM Grubuna gelmesinden öte “silahı bırakın” çağrısı yapacak olması… Böyle bir çağrının yapılması PKK’yı, Perinçek’i, Özdağ’ı ve Dervişoğlu’nu rahatsız ediyor?
Gelelim Sayın Devlet Bahçeli’nin asıl çağrısına… Gözlerden kaçırılmak, üzeri örtülmek istenen asli niyetine…
Sayın Bahçeli uzattığı el ile Diyarbakır annelerinin yüzünü güldürecek bir niyete sahip olduğunu söylüyor. Başka anaların çocukları dağlara götürülüp emperyalizmin kurşun askeri yapılmasın istiyor.
PKK terör örgütü yıllardır “kürt halkı için dağlarda savaşıyoruz” diyerek bölge halkının önce ahırındaki koyununu, sonra kümesinden tavuğunu, sonra mutfağından ekmeğini, sonra da evinden çocuğunu çalıp azgın siyonizmin maşası yaptı. Sayın Bahçeli işte bunun için “gelin birlik olalım. Aşımızı birlikte kaynatalım. Hep beraber Türkiye olalım ve Türk milletinde kenetlenelim” diyor.
Bazı konuların artık cesurca dile getirmenin artık tam vakti!
Kürt halkı için siyaset yaptığını söylen DEM bugüne kadar Kürt çocuklarının dağlara kaçırılmasının önüne neden geçmedi? Neden ABD’nin bölgesel piyonu yapılmasına itiraz etmedi? Kürt kökenli vatandaşlarımız için verilen mücadele nerde kaldı?
Yıllardır Kürt kökenli kardeşlerimizin yaşadığı bölgelere hizmet gitmemesi ve o bölgelerdeki kalkınmanın engellenmesi için işçilerimizi, öğretmenlerimizi, din adamlarımızı şehit eden, baraj yapımlarımın önüne geçip tarım arazilerinin bereketini kaçıran PKK terör örgütü, “T.C sizi cezalandırıyor” diyerek propaganda yapmadı mı?
PKK terör örgütü eli kalem tutması gereken Kürt çocuklarını dağa kaçırıp eline silah tutuşturmadı mı? Kürt çocuklarının kaderi terörist olmak mıdır? Kürt çocuğu ABD’nin maşası olup dağlarda tecavüze uğramak zorunda mıdır? Kürt çocuğu Diyarbakırlı Ziya Gökalp, Tuncelili Diyap Ağa, Mardinli Aziz Sancar, Hakkari’de Tennofest gençliği olmak yerine dağlarda ölümünü bekleyen bir yaratık haline getirilmek zorunda mıdır? Kürt kökenli vatandaşlarımızı düşünen siyaset onları ön kapıdan alıp arka kapıdan dağa çıkarmak yerine neden Türk soyadını aldıklarını, anasının adının neden Türkiyem olduğunu niçin anlatmıyorlar? DEM’li vekillerin içinde dedesi Çanakkale Savaşında üst düzey komutan olanlar neden bu vatan için verdikleri mücadeleyi anlatmak yerine onların ABD’nin kurşun askeri olmasına seyirci kalıyorlar?
MHP Lideri Bahçeli elini uzatırken yıllanmış bir hadisenin üzerini de açıyor ve diyor ki, “Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.”
Bakalım, kim Kürt kökenli vatandaşlarımızı kim PKK terör örgütünü önceliyor?
Alın size Turnusol!