Devletin elini tutun terörün değil
CHP ve DEM’in 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde “Kent Uzlaşısı” yaptığı Esenyurt Belediyesi’nin Başkanı Ahmet Özer terör örgütü PKK/KCK üyeliğinden gözaltına alınarak tutuklandı. İç İşleri bakanlığı da belediye kanunu çerçevesinde terör suçları kapsamında görevden alınan belediye başkanının yerine İstanbul Vali Yardımcısını Kayyum atadı. Hukuk sınırları içinde gerçekleşen ve bir devletin kendini koruması, toplumsal huzuru sağlaması ve halka yapılan hizmetlerin aksamaması için ne yapılması gerekiyorsa yapıldı. Peki, Esenyurt Belediye Başkanı bir belediye başkanının yapması gerekeni mi yaptı?
Bir belediye başkanın görevi PKK terör örgütünün üst düzey isimleriyle sürekli ve yoğun bir şekilde irtibat kurmak mıdır? 694 terör örgütü üyesi ile iletişim sağlamak mıdır? Ya da akademisyen kimliğini bölücü emellerin hizmetine sunmak mıdır?
CHP ve DEM bundan önceki terör suçları nedeniyle yerlerine kayyum atanan belediye başkanları için nasıl bir savunma refleksi gösterdiyse Ahmet Özer için de aynı tepkiyi gösterdi. Üstelik bütün deliller, HTS kayıtları, telefon dökümleri somut bir şekilde dosyada yer alırken… Odasındaki ajandasından el yapımı bomba düzeneği şeması çıkan, belediye araçlarını terör örgütünün hizmetine tahsis eden, personel kimlik kartlarından Türk bayrağını çıkaran, şehit yakınlarını işten çıkarıp yerlerine terörist yakınlarını alan sözde belediye başkanlarını nasıl savundularsa Ahmet Özer’i de öyle savundular. “Halkın iradesi gasp edildi” ve “Bu yapılan halkın iradesine darbedir” gibi cümlelerle seçilmişlerin suç işleme özgürlüğüne sahip olduğunu haykırdılar.
Seçilmiş bir belediye başkanının sabah saatlerinde evine baskın yapılması, belediye binasının kapısının kırılarak içeri girilmesinin hukuka aykırı olduğunu söylediler. Çağırılsa ifade vermeye gelebileceğini dile getirdiler. Bugüne kadar hangi terör örgütü üyesi çağırıldığında ifade vermeye geldi? Hangisi delilleri yok etmek istemedi? Mesele terör gibi hassas bir konu olunca devlette ona göre hassasiyet gösterdi ve bundan öncekiler nasıl gözaltına alındıysa Ahmet Özer de öyle alındı.
6 ay önce temiz kağıdı verilen Ahmet Özer’in neden belediye başkanı adaylığına izin verildiği üzerinde yaygara koparan muhalefet de gayet iyi biliyor ki hakkında mahkumiyet kararı verilmeyen her vatandaş seçilme hakkına sahiptir. Hukuk sistemi “masumiyet karinesini” gözeterek aday olabilmesine izin verdiği için suçlanabilir mi? Peki, Ahmet Özer’in soruşturma aşamasında aday olması engellenseydi CHP ve DEM buna karşı çıkmayacaklar mıydı? “Suçu ne, kesinleşmiş karar mı var?” diye ortalığı velveleye vermeyecekler miydi? Bu konuda birazda partilerin insiyatif alması gerekiyor. “Kürtlerin devlet kurma hakkı var” diyen birini CHP neden aday gösterdi? Bölücü düşünceleri olduğunu bildiği halde neden adaylığında ısrar etti? Bu meselenin artık kesin bir anayasal düzenlemeyle netleştirilmesi gerekir. Aday olabilme şartları arasına “terör suçları nedeniyle hakkında yürütülen bir soruşturma veya inceleme olmaması” gibi bir şart getirilmelidir. Aynı şekilde terör suçları kapsamında tutuklu bulunan biri de Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı adayı olamamalıdır.
CHP ve DEM uzlaşısının Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer savunmasının hiçbir yerinde “ismi geçenle teröristlerle görüşme yapmadım, yalan” diyemiyor. Peki, ne diyor? “Hatırlamıyorum, bilmiyorum, görmedim.” Klasik suçlu savunmasının yapıldığı ancak fiziki kayıt ve delilleriyle sabit olan görüşmeleri ne kadar inkâr etse de hukuktan kaçamıyor.
Ayrıca “10 yıldan fazladır CHP’de siyaset yapıyorum” diyerek de başka bir yalan imza atıyor. 2015 seçimlerinde HDP’den milletvekili olan Ahmet Özer aynı anda CHP’de nasıl siyaset yapıyor? Bunlar kayıt altında olmasa CHP’yi bile kendine inandıracak kadar akıllıca davranıyor. Kitaplarından bölücülük akan “Kürtlerin eşit olmadığından” bahseden ve “idari özgürlük” isteyen Ahmet Özer CHP’den aday gösterilebiliyor. Başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da “saygın bir bilim adamı” olduğundan bahsediyor. PKK terör örgütü üyesi olmak için akademik yeterlilik aranmıyorsa Ahmet Özer’in terör örgütü üyesi olabileceğine neden şaşırılıyor.
CHP ve DEM, Sayın Bahçeli öncülüğünde Cumhur ittifakı tarafından uzatılan “samimi, hesapsız ve iyi niyetli” eli anlamamakta ısrar ediyor. Cumhur ittifakı size “teröre sıkı sıkıya tutunun” demiyor. “Türkiye ve Türk milletine sarılın” diyor. “Terörsüz bir Türkiye için omuz omuza verelim, nifak tohumlarına müsaade etmeyelim” diyor.
CHP ve DEM ise, “Öcalan mecliste konuşsun diyenler, CHP’li belediye başkanını düzmece suçlarla hapse atıyor” savunmasına sarılıyor. MHP Lideri Bahçeli, “Şayet tecridi kaldırılırsa, gelsin Dem Grubunda terör örgütünün silah bıraktığını açıklasın. Terör örgütünü tek taraflı lağvettiğini ilan etsin” diyor. “Silaha sıkı sıkıya sarılma çağrısı yapsın” demiyor. CHP ve DEM ısrarla teröre sarılmayı tercih ediyor.
Bu cendereden çıkmanın yolu çok basit: MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin uzattığı eli sıkı sıkı tutmak…