Atatürk, günümüz Türk tarımına mesaj gönderiyor
Bir ülke düşünün…
Nüfusunun yüzde 80’i okuma, yazma bilmiyor.
Bir ülke düşünün…
Yüzde 90’ı çiftçi, 780 bin kilometre kare yerde 13 milyon kişi yaşıyor.
Bir ülke düşünün…
Balkan, Çanakkale, I. Dünya Savaşı’ndan çıkmış yorgun bitkin ve bu yönleri ile birçok ihtiyaçlar içinde kıvranıyor.
Bir ülke düşünün…
Sermaye birikimi, üst yapı, alt yapı, bilim insanı, aydın ve yetişmiş tecrübeli işgücü yok denecek kadar az.
Bir ülke düşünün…
Kaderiyle baş başa kalmış.
Bir ülke düşünün…
Bunca azlığın ve yokluğun olduğu bir dönemde var olan tek şey Mustafa Kemal Atatürk’ün bu millette gördüğü umut, güven ve milli birlik…
Böyle bir ülkenin kalkınması birçok engelleri aşması, gelişmiş ülkelerce hiç beklenmiyor.
Bu ülkenin başında da ilkeleri belli Türk milletinin özünde ilerleme aşkı olduğunu bilen insanlar var. Bu insanlar bir avuç aydın da olsalar milletiyle bütünleşme yollarını bilen insanlar, bu insanlar Türk sınır boylarında ve yurt içindeki alevleri söndürmeye ahdetmiş insanlar.
İşte bu aydınların içinde gençliğinden beri Türk halkının daha iyi bir yaşama kavuşması için ilkeleri zihninde biriktirmiş, son yüzyılların başka ulusların tarihinde yer almamış bir büyük insan, Mustafa Kemal Atatürk…
REALİST, POZİTİVİST BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ
Atatürkçülük ilkeleri açık bir dünya görüşüdür. Bu görüş pozitif, hürriyetçi, bağımsız, bilime dayalı bir nitelik taşır. Bu ilkeler ışığında Atatürk inkılaplarının güç kaynağı bilime, gerçekçiliğe dayanır. Akılcı, laik, halkçı, milliyetçi ve Cumhuriyet prensiplerinin sentezinden oluşmuş, dünya görüşünde yenilikçi çağı, uygarlığı ana amaç olarak seçmiş ve bu yolda gelişmeye inanmıştır. Bu bakımdan Atatürkçülük, realist, pozitivist bir düşünce sistemidir.
Atatürk ilkeleri insanoğluna ne yeryüzü cenneti vadederek bilimle çelişkiye düşen ne de insan aklını ve vicdanını zincire vuran sistemler, ideolojiler içerisinde yer alır. Atatürkçülük tartışmaya ve tenkide açık ve yalnız kendi ekseni etrafında dönen kapalı bir görüşe bağlı şartlanmış bir görüş tarzı değil; modern çağın açık, belirli ve özgür düşünceler sentezi, güven verici sağlam bir yaşam kaynağıdır.
Atatürkçülük kısaca ulusal egemenlik bakımından siyasi, sosyal, hukuki ekonomik ve kültürel alanların temelini millete dayalı bir açıdan görür. Özellikle ekonomik görüş bakımından da uygulayıcı nitelikte, dürüst, dünyada çağın gelişme düzeylerine göre hareket eden, özel teşebbüsün bilgi ve sermaye birikimi olmadığı için devlet önderliğinde özel teşebbüsünün gelişmesini öngören bağlar üzerine oturtulmuştur.
YOKLUĞUN OLDUĞU BİR DÖNEMDE MUCİZELER
Sadece umut, güven ve milli birlik duygularının olduğu bir ülkenin böyle bir döneminde her alanda mucizeler yaratılıyor.
Tarım da mucizeler yaratılan alanlardan bir tanesi. Vefatının 86. yıldönümü dolayısıyla Atatürk’ün tarım politikalarını kısaca hatırlatmak isterim.
Tabii çok kısa sürede Ekonomi, sanayi, sosyal ve tarım gibi alanlarda devrimlere imza atan bir dünya liderinin o günkü şartlarda dahi tarım alanında yaptıklarını bir sayfada anlatmak mümkün değil.
Atatürk dönemindeki tarım politikası; Çiftçi eğitimleri veriliyor, Modern ziraat alet ve makinalarının kullanımı artırılıyor, Topraksız çiftçi kalmamalı düşüncesi hâkim oluyor, Kooperatifçilik destekleniyor, Kurumlaşma ve döner sermaye işletmelerinin kuruluyor, Islah çalışmaları başlatılıyor, Gıda bağımsızlığı mücadelesi başlatılıyor, Kredilendirme başlatılıyor, Şeker fabrikaları kuruluyor ve Değerlendirme gibi tarımsal kalkınmada ana tedbirleri getiriliyor.
O günkü şartlarda “Memleketi; iklim, su ve toprak verimi bakımından, tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern pratik tarım merkezleri kurulmalıdır” sözlerinin sahibi Mustafa Kemal Atatürk, günümüz Türk Tarımına da mesaj gönderiyor. O günkü şatlarda ortaya konan vizyon ve hedeflerden, izlenen politikadan bugün bile çıkarılacak çok önemli dersler, tespitler var. Bu dersler ve tespitler 2024 Türkiye’sinde halen güncelliğini koruyor.
Son söz: Evet, kıymetli okurlarım;
Kolay değildir Türk olmak.
Kolay değildir Atatürk ilkeleri yolunda yürümek.
Kolay değildir olgun bir insan, vatandaş olmak için gerçekleri araştırmaktan korkmamak.
Kolay değildir geçici hevesler yerine üstün yurtseverlik gereğine dayalı bir amaç için çaba sarf etmek.
Kolay değildir vatana hizmet yolunda büyük başarılara erişmek için yaptığımız yeminlere verdiğimiz sözlere sadık kalmak.
Kolay değildir kendi çıkarlarımızı düşünmeden fedakâr Türk insanları olarak çalışmak.