ABD, Rumlara NATO’nun yolunu açmaya çalışıyor
ABD tarafından 1987’den beri tüm Kıbrıs’ı kaplayacak şekilde uygulanan silah ambargosu, 2020 yılında kara para aklama ile mücadele konusunda ABD ile işbirliği yapılması, Rus savaş gemilerinin yakıt ikmali için GKRK limanlarına girişinin engellenmesi şartları altında kaldırılmış ve GKRK’ye savunma amaçlı silahların satışının önü açılmıştır. 2022’ye gelindiğinde ise konvansiyonel silahları da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Geride bıraktığımız Eylül ayında ABD ve GKRK arasında imzalanan “ortak savunma işbirliği” anlaşması ile taraflar arasındaki işbirliğinin daha da artacağı kendisini açık etmiştir. 30 Ekim 2024’te GKRK lideri Nikos Hristodulidis ile ABD Başkanı Joe Biden Beyaz Saray’da bir araya gelmiş, ikili arasındaki görüşme her ne kadar ABD’deki Rum oylarının Harris’e yönlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşmiş olsa da asıl önemli gündem GKRK’nin NATO üyeliğinin önünün nasıl açılacağı hangi şartlarda gerçekleşebileceği hususu olmuştur.
Hristodulidis, görüşmede Biden’dan NATO'ya tam üyelik hedefiyle Rum silahlı unsurlarını ve üslerini “NATO standartlarına” yükseltmesi talebinde bulunmuştur. Bunun zemini ise görüşmeden bir ay önce imzalanan anlaşma ile hazırlanmıştır.
Geçtiğimiz günlerde basına açıklamalarda bulunan Hristodulidis, “Türkiye vetosu nedeniyle NATO'ya üye olamıyoruz, ordumuz da bu nedenle istediği askeri teçhizata ulaşamıyor, ABD'den istediğimiz NATO standartları, Türkiye karşısında savunma olanaklarını önemli ölçüde yükseltme fırsatı veriyor” ifadelerini kullanmıştır. Yine aynı açıklamanın devamında Baf kentindeki Andreas Papandreu Hava Üssü'nün yenilenmesi konusunda ABD ile ilerlediklerini kaydeden Hristodulidis, AB ile de GKRK’nin Mari'deki deniz üssünün genişletilmesinin genişletilmesini ele aldıklarını ABD’nin de olumlu karşılık verdiğini belirtmiştir.
Bu hamlelerin esasında Türkiye’ye karşı yapıldığı Hristodulidis’in ifadelerinden de açıkça görülebilmektedir.
Geçmiş dönemlerde NATO çerçevesinde “müttefikimiz” olan ABD’nin, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin aleyhine işletilmeye çalışılan politikalar karşısında GKRK’den ve Yunanistan’dan yana tavır aldığı hepimizin malumudur. ABD’nin özellikle de GKRK’den yana Türkiye aleyhine izlediği politikalar doğal olarak müttefiklik ruhuna aykırı olduğunu gösterirken NATO üyesi olmayan bir ülkeyi NATO üyesi olan Türkiye’ye tercih ettiğini göstermiştir.
ABD, Rum ordusunu NATO standartlarına yükselterek yapacağı hamleler ile GKRK’ye NATO’nun yolunu açmaya çalışırken, olası bir durumda hem kendi Türkiye karşıtı hamlelerine meşru bir zemin kazandırmak hem de Orta Doğu’da şekillenen gündemle beraber Doğu Akdeniz’de kendisine resmi bir üs elde etme imkânına kavuşmayı arzulamaktadır. Diğer yandan NATO çerçevesi kapsamında “müttefik” olduğu Türkiye’ye karşı NATO üyesi olmayan bir ülkeyi tercih ettiği için samimiyet sorgulamasına maruz kalmaktan kurtularak masumiyet maskesini kuşanacaktır.
Tabi bunlar kendilerince şekillendirdikleri sığ planlardır. Bölgedeki hâkim tek güç Türkiye’dir.
Türkiye, ne adanın güvenliğini ne de kendi milli güvenliğini tehlikeye atacak hiçbir politikaya geçit vermeyecek iradeye sahiptir. Ülkemizin milli güvenlik, hak ve egemenliğinden vereceği bir taviz yoktur. Temelsiz, altı boş ve kof düşüncelerle yeni statükolar oluşturmak amacıyla ortaya atılan tez ve projelerin boşa düşeceği muhataplarınca iyi anlaşılmalıdır. Zira Kıbrıs adasına Türkiye’nin birkaç dakikalık uçuş mesafesinde olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.