Lider Devlet Bahçeli

“Düşmanlık ve isyan yolunu seçecekseniz, savaşa hazır olmanız gerekir, çünkü biz hemen orada olacağız."

Oğuz KAĞAN

“Bu memleket tarihte Türk’tü, hâlde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”

Mustafa Kemal ATATÜRK

Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ’NİN ameliyat olduğu günden bu yana sosyal medyada yapılan spekülasyonlar, gerçek dışı haberler ve nefret dolu söylemler aylardır yazılarımızda anlatmaya çalıştığımız toplumdaki bozukluğun ve çürümüşlüğün en önemli göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte ne kadar Türk Düşmanı, Milliyetçi-Ülkücü Hareket karşıtı varsa sözünü ettiğimiz günden beri aynı cephede yerlerini almışlar ve kinlerini kusmaya devam etmişlerdir.

Bir insanın sağlığıyla alakalı asılsız haberler yaparak ölmeden mezara koymak, beddualar savurmak değil bizim kitabımızda; hiçbir kitapta yazmaz. Ne ahlaka ne adaba ne de insanlığa sığmayan bu türden hareketler Türk Töresi’nde, Hak Din olan İslam Ahlakında bir mümine yasakladığı davranış biçimlerinin başında gelmektedir. Kaldı ki bu kişi davası uğruna ömrünü vakfetmiş, Milleti için yıllarını vermiş; Türk Dünyası’nın Lideri, Taş Medreselileri’nin Ağabeyi, Büyük Türk Milleti’nin bekası için mücadele eden Ülkü Ocaklı Yolbşaçımızdır.  Tarih bu günde kimin hangi tarafta olduğunu bir kez daha kaydetmiştir.

Böyle sıkıntılı ve önemli anlarda düşman okunun karşı cenahtan gelmesi anlaşılabilirken, kendi içimizden gelen okları ne yapacağız? Bu tür kriz anlarında kendi iç yüzünü açığa çıkaran insanoğlu, kişinin etrafında güvenebileceği  ne kadar az insan olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir fakat her ne olursa olsun Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ’NİN dediği gibi: “Dua edenler iftira edenlerden çok fazla. Öyleyse endişe edilecek bir durum yoktur.”

Nitekim malum günden itibaren, bu günü bekliyormuşçasına sansasyon haberlere çanak tutan, Genel Başkanlık makamında bir boşluk ortaya çıkmışçasına yerine birini aday gösterme çabaları, kaş yapayım derken göz çıkaranlar, yıllardır beklediği kadroları alacağı inancı ve hırsıyla savruk hareketlere girişenler, Liderimizin sağlığı dışında her türlü makam sevdasına düşüp bunu utanmadan ve ayan beyan gösterenler; bu harekete karşı cenahtan daha fazla zarar verenlerdir. Tarih bir kez daha bunu ispat etmiş, gerçeği bir kez daha göstermiştir.

Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ’İN şu sözleri durumu özetler niteliktedir: “Türk milletine Bizans'tan geçen bir hastalık vardır. Gevşeklik, laubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele laf söylemek. Bu hastalık sizde var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lazımdır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi harekette bir saniye daha fazla kalmayınız. Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz her şeyden önce vasıflı Türk olmaya mecbursunuz. Türk milletini batıran, Bizans'ı batıran, Osmanlı imparatorluğunu batıran hastalık budur.”

Liderlik yarışlarına çevirdikleri konu bir insanın sağlığıdır. Ne yazık ki bunu idrak edebilecek insaniyet emarelerini bünyelerinde barındırmayı bilmeyen bireyler başta kendilerine ardından içinde bulundukları harekete en çok zararı verenlerdir. 

Cenab-ı Allah buyuruyor ki: “Fitne çıkartmak, adam öldürmekten daha kötüdür.” Nitekim dinimize göre fitne haramdır. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed(s.a.v.) inananlara şöyle seslenmektedir: “Fitne uykudadır. Uyandırana Allah lanet etsin.”

Bir hadise göre: “Bir kulun kalbinde iman ile haset bir arada bulunmaz.” 

“Hasetten sakının! Çünkü ateşin odunu yediği gibi haset de iyi amelleri yer bitirir.”

"Haset ve kıskançlıkta öyle bir muaccel ceza var ki, o hased, hased edeni yakar." 

Tüm bu uyarılara rağmen Türk’e düşman olanların bu tip olaylarla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin var oluş refleksini ortaya koyan Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve Türk Milleti’nin 57. Alayı Ülkü Ocakları’nı yıpratmaya çalışması ilk değildir ve son da olmayacaktır. 

Cumhur İttifakı’nın kurulduğu tarihten itibaren gönül coğrafyalarımıza elimizi uzatabilmek adına, TURAN ülkümüzü gerçekleştirme hedefine ulaşabilmek için Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’LA birlikte birçok gelişmeye öncülük etmiştir. 

Engin ALAN Paşa’nın, “Kendi ordusuna sahip çıkmayan milletler, başkalarının ordularına hizmet eder. Milletim bunu bilsin, bunu hiç unutmasın. Bütün mesele budur!” sözleri ve Ziya GÖKALP’İN “Türklüğe çalıştım sırf zevkim için, /Ummadım bu işten asla mükafat / Bu yüzden bin türlü felaket çektim /Hiç bir an esefle demedim: Heyhat!” dizeleriyle benzer şekilde Türk ve Türkiye Yüzyılında yapılanlara bakacak olursak; 

-Bayraktar’ın KIZILELMA’SINDAN, AKINCI, TB3, TB2, KEMANKEŞ1-2’LERE KADAR İnsansız Hava Aracı Sistemleri geliştirilmiştir. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii tarafından Turna-Keklik, Pelikan-Martı, Öncü, Şimşek, ANKA ve Aksungur insansız hava araçları üretilmiştir.

-2024 sayımlarına göre envanterinde 537 uçak ve 78 helikopter ile birlikte çok sayıda insansız hava aracı bulundurmaktadır. Avrupa ülkeleri arasında en kalabalık insansız hava aracı filosuna sahiptir. Göktürk-1 ve Göktürk-2 isimli uydular da hava kuvvetleri tarafından kullanılmaktadır.

-İsmini Türk Kurtuluş Savaşı'nda 5. Süvari Kolordusu'nu komuta eden Fahrettin Altay'dan alan ALTAY Tankı Türkiye'de geliştirilen 3+ nesil ana muharebe tankıdır.

-Adını Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ’NİN verdiği; Milli Muharip Uçak KAAN 21 Şubat 2024 tarihinde ilk uçuşunu gerçekleştirerek 13 dakika havada kaldı. Bu uçuşta 8.000 feet irtifaya çıkan KAAN 230 knot hıza ulaştı.

-Türk Devletleri Teşkilatı güçlendirildi. 

Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’IN öncülük ettiği tüm bu gelişmelerden rahatsız olanları gördükçe aklımıza Oğuz Kağan’ın şu sözleri gelmektedir: “Dünya sulh olmak istiyorsa Türk’e biat etmek zorundadır.” Aynı zamanda Hacı Bektaş-ı VELİ’NİN “Türk Milleti, cihana hakim olmak için yaratılmıştır.” Vurgusu günümüzde yaşanan Türk ve Türkiye Yüzyılı’nı özetler niteliktedir. 

Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün Yalvacı" ismini verdiği büyük Türkçü; Türkçeye, Türklüğe ve Türkiye’ye bağlılık duymasında, Türk dünyasının uyanması için her şeyden önce Türkiye’ye dayanmak gerektiğini savunan Can Azerbaycan Ağabeyimiz Hüseyinzade Ali Bey’in TURAN şiiri ile basit meselelerle boğuşmak yerine iliklerimizdeki akan Türk kanının hakkını vermemiz gerektiğini bir kez daha hatırlamak gerektiğini düşünüyoruz:

“Sizlersiniz, ey gövm-i Macar, bizlere ihvan,

Ecdadımızın müştereken menşeyi Turan.

Bir dindeyiz biz, hepimiz hakperestan,

Mümkün mü ayırsın bizi İncil ile Kuran?

Çingizleri titretti şu afakı sera ser,

Timurları hükm etti şehinşahlara yekser.

Fatihlerine geçti bütün kişveri geyser…”