Türkiye’deki ajanlar ve kayıp 729 bin

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın İnsan Hakları Eğitim Programı’nda, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara ilişkin "3 milyon 103 bin Suriyelinin 729 bininin adresinde bulunmadığını gördük" şeklindeki verdiği bilgi üzerinde çok durulması ve önlemi acil alınması gereken bir bilgidir. Bu durum milli güvenlik meselesidir. Bu durum sıradan görülecek bir durum değildir. Bahsedilen 729 kişi değil, 729 bindir…

Türkiye, terör örgütlerinin çok faaliyet gösterdiği, yabancı ülke istihbaratlarının en fazla cirit attığı, üzerinde her türlü melun oyunların oynandığı bir ülkedir. Böyle bir durumda olan Türkiye içinde 729 bin Suriyeli sığınmacının beyan edilen adreslerinde olmaması demek, meçhul birçok olaya davetiye çıkarmak demektir.

Türkiye’de sakallı dede, başörtülü bacı modelinde yakalanan Müslüman görünümlü Mossad ajanlarının varlığına şahit olmadık mı?

İsrail’in başka ülkelerin sınırları içinde önemli isimlere suikast düzenlediği düşünülürse, 729 bin Suriyeli sığınmacının beyan ettikleri adreslerde bulunmaması demek ucu açık birçok tehlikenin başımıza gelebileceğine dair kaygılar taşımamızı gerektirmez mi?

Suriye’deki iç çatışmalar çıktığında milyonlarca sığınmacı açık tutulan sınırlardan Türkiye’ye geçiş yaptı. Milyonlarca insan sınırımızdan içeri girerken hangi testten geçti, kayıtları neye göre yapıldı? 

Her girenin parmak izi alındı mı? 

Biyometrik fotoğrafları çekildi mi?

Tek ölçü, Ahmed Davidoğlu’nun “Stratejik Derinlik” adını verdiği Türkiye’yi Suriye’deki kaosa sürükleyen akıl dışı politikası mı oldu?

Defalarca yazdım. Bu giren milyonlarca insan içinde PKK’lı (YPG), DEAŞ’lı terörist, MOSSAD/CIA ajanı, Suriye istihbarat ajanları kaç kişi var? Uyuyan hücre konumunda olmaları, 729 bin kayıp sığınmacı üzerinden değerlendirildiğinde karşımızda önemli bir meselenin durduğunu göstermiyor mu?

Geçtiğimiz yıllarda CNN’de bir programa katılan eski CIA yetkilisi “Soğuk Savaş döneminde bizim Rusya’da üç bin tane ajanımız vardı. Sovyetler dağılınca bunların hepsini Türkiye’ye gönderdik” demişti. Yıllardır emperyalizmin laboratuvar sahası gibi kullanılan Türkiye’ye Suriye üzerinden kaydırılmış ajan sayısı acaba ne kadardır? Gönül rahatlığıyla asla böyle bir şey yoktur diyebilecek var mı?

MİT’in başarılı operasyonla Mossad casusu olarak ortaya çıkardığı kişiler içinde Müslüman görünümlü yabancıların olması, sığınmacı olarak ülkemize giren milyonlarca insanın durumunu da mercek altına almayı gerektiriyor. Adresinde olmayan ve kayıp görülen 729 bin Suriyeli sığınmacıyı da bu yaşadığımız güncel olaylar üzerinden tahlil etmeliyiz.

PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın Kobani olaylarında PKK’lıları sokaklara davet ettiğinde hatırlayın 35 ilde aynı anda terör olayları gerçekleşmişti. Yine PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın azmettirdiği Hendek olaylarında da Güneydoğu’daki şehirler içinde terör eylemleri gerçekleşmişti.

Bu ülkede yakmalı, yıkmalı Gezi olayları da yaşandı. Bu üç olayda da ölümler, yaralanmalar olmuştu. Hepsinde de uyuyan terör hücreleri ve yabancı istihbarat ajanları harekete geçmişti.

ABD ve İsrail’in, Türkiye’nin bağımsız duruşundan, onların hesabını bozan politikalarından oldukça rahatsız olduğu ortadadır. Türkiye üzerinde her alçaklığı yapacak zihniyette olduklarını herkes biliyor. Türkiye-Suriye sınırına PKK’lı terörist yığan ABD, neyin hazırlığını yapıyor sizce?

İçinde kimlerin olduğu meçhul olan kayıp 729 bin Suriyeli sığınmacıyı acil bulun ki, yarın Türkiye’de acı olaylar yaşamayalım. Bugünlerde Türkiye’deki milli güvenlik refleksi çok yüksek ve hassas olmalıdır. Çünkü ABD destekli kudurmuş İsrail bölgede kendi gücünü ispata çalışıyor.