20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Rusların satrancı, Batı'nın pokeri karşısında ülkemiz tarımı!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ülkemizin en fazla tarım ürünü ithal ettiği iki ülke şu anda savaşıyor. Tarım ürünleri ithalatında Rusya’nın ilk sırada, Ukrayna’nın ikinci sırada olmasıyla başta buğday olmak üzere gıda ürünlerinde ülkemizi zor günler bekliyor.

Dünya düzeni ve dengelerini etkileyecek bu gelişmeler karşısında; artık sadece enerjide değil tarımda da dışa bağımlı bir ülkeyiz. Gıda güvenliğimiz için ülkemiz ne gibi önlemler alıyor? Boş siyasi gevezelikler dışında, iktidarı ile muhalefeti ile buna kim kafa yorup öneri getiriyor, uyguluyor? Tarım Bakanlığının hazırlıksız yakalandığını son birkaç Resmî Gazete yazılarında anlıyoruz. En son lisanssız gıda ve tarım ürünlerini ithal edebilmek için alınan Resmî Gazete kararına göre; yeni hastalık ve zararlılar, tabii hayvan hastalıkları da gelebilir. Savaş durumuyla olağanüstü hâl ile bağlantılı olarak legalleştirme çabası!

Hem ithalatta hem ihracatta birkaç ülkeye olan bağımlılığımız bizi çok zor durumlara sokuyor. Ayçiçek yağı arzının yüzde 70’inden fazlası Ukrayna ve Rusya kaynaklıydı. Palm yağında hâlihazırda arz açığı vardı. Şimdi alternatif ayçiçeği çöktü ve pazar darlık içindeyken iyice darlaştı. Şu an durum daha da fenalaştı. Gelecekte de daha da fenalaşacak gibi duruyor. Bu nedenle yağ kullanımını azaltacak uygulamalar üzerine çalışmak lazım!

Rusya’nın, Azak Denizi’nde ülkemize ait olduğu ve yağ taşıdığı belirtilen 15 ile 16 sayısında gemilerin çıkışına izin vermediği bildiriliyor. Muhtemelen Boğaz geçişi için koz tutuyor! Ya Boğazlarda Montrö’yü Rusya’ya yontup ticaretine bakacaksın! Alacaksın yağını, buğdayını ya da zam üstüne zam! Tarımda adamlar yıllarca bizi kendine bağlamış çaktırmadan! Biz uyumuşuz ve hâlâ uyumaya devam ediyoruz! Bir kez daha gördük ki buğday üretimine sahip olan, dünyaya kafa tutabiliyor! “Buğdayla koyun gerisi oyun” sözü bizim uzun yıllara dayanan bilinen söylenegelen bir tabirimiz olup, sözün önemini günümüzde de bir kez daha anlıyoruz!

Tarım politikalarında sürekliliğin önemini şimdi bir kez daha iyi anladık! Tarım politikalarının hükümetler değişse bile devam ettirilmesinin gerektiğini ve tarımın siyaset üstü olması gerektiğini günümüz koşullarında üretici, tüketici, siyasetçi ve bürokratlar penceresinden daha iyi görmeliyiz. Erbakan hükümetinin yıllarca direndiği ve politika hâline getirdiği ithalat engelini bir çırpıda gelen hükümet kenara atmıştı. Patronlara kolay parayı gösterdi. İç pazarı adil olmayan bir rekabete iterek zarar ettirdi. Sonuçta birçok üretici battı. Ülkemizde tarım politikası hükümet değişimlerini geçtik, tarım bakanları değiştikçe uygulama şekli de değişir hâle geldi. Sonuçları ortada…

Amerika Birleşik Devletleri, boşuna tarımsal ihracatta dünyada birinci değil! ABD’nin bünyesinde 200’ün üzerinde hem tarım ataşesi hem de tarım müşaviri çalışıyor. Elçiliklerde ve bunların yanında tarım uzmanları var. Topladığımızda bu sayı 500’ü geçiyor. Bizde yıllarca 4 müşavir çalıştı, onların hepsi de daimi temsilcilik yaptı. Biz ne yaptık? Topu ticaret ataşelerine attık. Ticaret ataşeleri tam olarak tarım konularına hâkim olamazlar. Sizce ABD bu kadar kişiyi bünyesinde boşuna mı bulunduruyor? Biz bu sistemi uygulayarak ihracatımızı ülkeler bazında çeşitlendirerek 40 milyar doların üstüne çok kısa bir sürede çıkartabiliriz.

Rusya-Ukrayna savaşını kesinlikle iyi yönetmeliyiz! Bize yakışan şekilde yönetmeliyiz! El aklının nasıl çalıştığını gösteren, bakın dünya böyle yönetiliyor dedirten ve ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini gösteren bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Lütfen ayık olalım! Uyanık olalım!

Sovyetler Birliği zamanında bir Rus Yahudisi, zor da olsa, İsrail’e göç için yetkili makamlardan izin almayı başarır. Ülkeyi terk ederken gümrük görevlisi bavulundaki elbiselerinin arasında Lenin büstünü fark eder ve merakla sorar: “Söyle bakalım! Bu nedir?”

Yahudi bu soruyu, kendisini olabildiğince heyecanlandırarak, “Yoldaş, bu nedir diye soramazsınız elinizdeki bu büste!” diyerek cevaplandırır. Ancak, “Bu kimdir? Diye sorabilirsiniz!” diye devam eder yine heyecanını olabildiğince sürdürerek.

Gümrük memurlarının cevabını beklemeden devam eder konuşmasına: “Bu Lenin’dir. Sadece Sovyet halkına değil tüm dünya emekçilerine umutlar ve mutluluklar getiren büyük liderimizdir o!”

Gümrük memurları bu heyecanlı konuşmasından sonra, “Tamam yoldaş, yolun açık olsun!” diyerek uğurlarlar onu.

Rus Yahudisi 5-6 saatlik bir yolculuktan sonra bu kez Tel Aviv Hava Limanı gümrüğündedir. İsrail gümrük memurları da bagaj kontrolünde Lenin büstünü fark ederler ve sorarlar: “Bu nedir?” Yeni vatanına gelmiş olmanın sevinciyle yine heyecanla cevaplandırır kahramanımız bu soruyu: “Bu nedir?” diye değil, “Bu kimdir?” diye sormanız gerekirdi! Ve yine İsrail gümrük memurlarının cevabını beklemeden sürdürür konuşmasını: “Bu Lenin’dir beyler! İşte ben bu cani, bu diktatör yüzünden dedelerimden beri yaşadığımız toprakları bırakıp bu yeni vatanıma göç etmeyi göze aldım. Bu büstü yanıma alıp geldim ki, her gün karşısına geçip lanetler yağdırayım diye!”

İsrail gümrükçüleri de başkaca bir soru sormayıp sevgiyle karşılarlar onu: “İşlemleriniz tamam efendim, yeni vatanınıza hoş geldiniz!”

Artık İsrail vatandaşıdır. Tel Aviv’e yerleşir ve gelişini kutlamak üzere akrabalarını evine yemeğe davet eder. Yenilir, içilir, şarkılar söylenir. Ortamdan sıkılıp etrafta dolaşmakta olan küçük yeğeni şöminenin üzerindeki büstü görür ve merakla sorar amcasına: “Bu nedir?”

Yeni İsrail vatandaşı yine heyecanla cevaplandırır yeğeninin bu sorusunu: “Bu nedir?” diye değil, “Bu kimdir?” diye sormalısın! “Bu 24 ayar 10 kg altını vergisiz, gümrüksüz buraya getirmenin aracıdır!”

İyi bir politikacı, bürokrat, yönetici ve iş adamı; devleti, parayı, imanı, bilgiyi ve insanı iyi yönetebilen kişidir.

Son söz: Muhsin Keskin hocamdan bir alıntıyla, evlat; Ruslar satrancı iyi bilir, Putin iyi satranççıdır; silahı akıldır, tecrübesini kullanır. Batı poker oyuncusudur; silahı kurnazlıktır. Pokerci, kartlarına göre oynar, blöf yaparken, satranççı masaya oturmadan önce oyuna başlamıştır; stratejisini uygular, kaleleri düşürür, filleri avlar, atları öldürür, piyonları yer, vezirin gücünü keser, şahı esir alır; hazırlattığı sofraya keyifle, iştahla oturur. Batı bitmeyeduran sermayesini harcıyorken, Rusya sermaye ediniyor.

Türkiye gibi ülkeler oyunu seyretmeli, masraf çıkaran yancılık yapmamalı, oyuna bir tarafın lehine, diğerinin aleyhine elini sokmamalı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *