Hançeri boğaza veya kalbe saplayan psikoloji
Kemal Kılıçdaroğlu kaybettiği kongrede “İş, cumhurbaşkanlığı adaylığının seçilmesine gelince masadan kalkmalar ve masaya geri dönmeler geldi. Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım. Usta Nazım'ın dediği gibi ateşi ve ihaneti gördük ama yılmadık, yıkılmadık. Yapılan bütün kumpaslara, yalana dolana rağmen, çalıştık, yılmadık, yıkılmadık asla ve asla boyun eğmedik. Yolu doğru olanın yükü ağır olur, hançerle beraber yükümüz ağırdı. Beni asıl üzen sırtımdaki yük değil sırtımdaki hançerlerdi.” şeklinde bir konuşma yapmıştı. Bu konuşma gayet açık Meral Akşener’i, Ekrem İmamoğlu’nu, karşısına aday çıkmış Özgür Özel’i hedef alıyordu. Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde Meral Akşener ve Ekrem İmamoğlu ikilisinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nu saf dışına çıkarmak için her fırsatı değerlendirdiklerini tüm Türkiye izlemişti. Kemal Kılıçdaroğlu Almanya’ya gidince devreye soktukları Saraçhane tiyatrosu tarihe geçmiştir. Ekrem İmamoğlu’nu parlatma girişimleriyle birlikte ona kamuoyunda konum yaratmak için Meral Akşener’in kılavuzluğunda ne oyunlar çevirdiler. O cıvık cıvık sarılmalar, kucaklamalar unutulacak gibi mi? Almanya’daki Kemal Kılıçdaroğlu oyunu görünce apar topar programını yarıda keserek Türkiye’ye dönmüştü. Kemal Kılıçdaroğlu haklıdır-değildir ama kendi sürecini anlatıyor.
O süreci özetleyen yorumu aslında MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Eline aldığı kadife kılıflı hançeri saplayacak beden arayanlar, günü geldiğinde aynı nankörlüğün, aynı namertliğin, aynı nimet bilmezliğin kurbanı olacaklarını asla unutmamalıdır. CHP’nin 38’inci Büyük Kurultayı’nda Genel Başkanlık yarışını kaybeden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım” itirafı gecikmiş, miadı geçmiş bir itiraf, beyhude bir sızlanmadır. O hançer tutan ellerin, yanına yöresine geldiğinde iyilik meleği olmadığını Kılıçdaroğlu’nun da bilmesi gerekiyordu.” cümleleriyle yapmıştır.
FETÖ’nün MHP’yi bölme ve ele geçirme operasyonlarında Meral Akşener gibilere CHP’nin gazete ve televizyonlarını, CHP’li Belediyelerin imkânlarını ardına kadar açan Kemal Kılıçdaroğlu idi. Onları MHP içindeyken desteklemek dışında, onlar MHP’den ayrıldıklarında ve parti kurma süreçlerinde de maddi ve manevi olarak hep desteklemişti. 15 CHP milletvekili verme süreci de zaten tarihi bir olay olmuştu. Meral Akşener’in partisini ittifak içinde meclise taşıması da siyasi babalık hali olmuştu. Aksi halde aldığı oy oranıyla Meral Akşener’in partisi barajı aşamadığından meclise giremiyordu.
Meral Akşener bu süreçleri de geçmişte “Benim aklıma sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmek geldi. Kendisine gittim 15 milletvekili talep ettim. Yani bu neydi? Demokrasiye dair Türkiye’de birçok şeyi değiştirecek bir adım atılmasına yönelik bir talepti. Kendisine herhalde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu çocuklarıyla beraber’ vasiyet ettim. Başlarına bir şey gelirse bendedir, bizdedir. O, 15 milletvekili arkadaşımdan birisi de karşımda duruyor. Yıllarca CHP ve sağın renkleri arasında büyük bir mesafe varken o davranış biçimi o aradaki alanı, o uzaklığı kapattı.” şeklinde yorumlamış olsa da “Ölünceye kadar şükran duyacağım” kısmını Ekrem İmamoğlu uğruna çok kısa sürede öldürmüştü. Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu uğruna masayı dağıtarak kalkmış, iki gün sonrada tekrar oturmuştu. Bu masanın nasıl kalitesiz olduğunu o günlerde anlamayan zaten kalmamıştı. Meral Akşener, “Bu masa millet iradesini yansıtmıyor” diyerek kalktığı masaya tekrar nasıl oturtturulmuştu bilmiyoruz ama Meral Akşener çok iyi terbiye edilmiş olmalı ki oturduktan sonra sık sık şu açıklamaları yapmıştı:
“Ortak bir şey var, ister 1. ister 2. tura kalsın Kılıçdaroğlu kazanıyor. Anketlerin ortak noktası bu… Sayın Kılıçdaroğlu şimdi kazanacak aday, kazanacak.”
"Oy oranını bilmiyorum ama Kılıçdaroğlu kesinlikle seçilecek”
"Biz Kılıçdaroğlu'nu adayımız olarak gösterdik, dün de arkasında durduk bugün de arkasındayız.”
Seçimden sonra yine başa dönerek “Biz Kemal Kılıçdaroğlu ile kazanamayacağımızı söylemiştik” diyende bunlar olmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi CHP Genel Başkanlığından da düştü ya şimdi ona yönelik ne aşağılamalarda bulunuyorlar.
Meral Akşener Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hançer” sözlerine “Eğer bensem, bugüne kadar kimsenin arkasından hançer vurmadım. Hak ettiği takdirde hançeri ya şurasına ya kalbine vururum. Bugüne kadar hep böyle yaptım. Arkadan işim yoktur. Şimdi asıl mesele şu; ben olmadığıma göre hançer kimin?" yorumunda bulunmuş… Usluba bak “Elm Sokağında Kabus” filmindeki “katil Freddy” gibi… Boğaz kesiyor, kalbe saplıyor.
Bence Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel; Kemal Kılıçdaroğlu’nu katil Hannibal’ın yaptığı gibi parçalara ayırdılar da o hala farkında değil…
“Bugüne kadar kimsenin arkasından hançer vurmadım.” diyen Meral Akşener’in sadece siyasete başladığı DYP’de Tansu Çiller’e yaptıklarına bakmak bile yeterlidir.
"Uzun süredir DYP'yi bırakıp başka bir partiye geçeceğim yolunda spekülasyonlar yapılıyor. Ben 1993 yılı Kasımında DYP'ye üye olup nikâh kıydım. Benim nikâhım "Katolik Nikahı" gibi boşanması olmayan bir nikahtır. DYP üyesi olmayı şeref sayıyorum. Benim evladıma bırakacağım tek miras DYP'dir” ve “Tansu Çiller’in siyasi öğrencisiyim. Onun ekolünden yürüyen kişiyim” derken DYP ve Tansu Çiller’i nasıl hançerlediğine arşiv merakı olanlar araştırıp baksın. O yüzden Meral Akşener bize “Hançer” hikâyeleri anlatmasın.
“Benimle güçlenip güçleri bana yetti” psikolojisindeki Kemal Kılıçdaroğlu, nasıl hançerlendiğini herhalde anılarını toplayacağı bir kitapta herkese anlatacaktır. Merakla bekliyoruz.