Dünlerde yazdıklarımız, bugün verdiğimiz mücadelenin tacıdır
DÜNLERDE YAZDIKLARIMIZ,
BUGÜN VERDİĞİMİZ MÜCADELENİN TACIDIR
Yazarların her yazısı yaşarken de ölümünden sonrada hep kendisini takip eder. Çünkü her yazı tarihe düşen nottur. Bizim geçmişte yazdığımız yazılarda bizi hep takip edecektir. Siyasi yazılar dönemin şartlarında, dönemin mücadele atmosferinde yazıldığı için, bugün yaşanan atmosfere göre çelişkili gelebilir. Fakat o yazıların sebep-sonuç ilişkileri izah edildiğinde, 13 yıl önce yazılmış bir yazının bugün değişen şartlarda aynı mesajı vermediği anlaşılmalıdır. Dün kızdığınız bir konuda, bugün değişme ve düzelme varsa, aynı yazı bugün için geçerli değildir.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra AK Parti ve MHP arasında “Cumhur İttifakı esasen, 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün teşebbüs ettiği hain darbe ve işgal hareketi sonrasında, Türkiye’nin maruz kaldığı saldırılara karşı yerli ve milli bir duruşun doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Zira 15 Temmuz 2016, ülkemiz için her bakımdan dönüm noktası ve yeni bir başlangıç olmuştur” şeklinde cümlelerin olduğu protokol imzalanarak kurulmasından sonra sık sık eski yazılarımıza gönderme yapan siyasi/trol şebekesi oluştu.
“Ey Yıldıray Çiçek! Sen, Recep Tayyip Erdoğan’a, AKP’ye şunları yazmadın mı, şunları söylemedin mi?” diyerek eski yazılarımızı, yazılarımızdan parça parça yayınlandığımız twitleri bize kendi durdukları yanlış noktayı meşrulaştırmak için hatırlatan bir tayfa hiç boş durmuyor.
Bazıları da yandaşı oldukları CHP ve kuyruğu partilerin terör örgütleriyle ilişkilerini, vatana ihanetlerini ortaya dökmemizi gölgelemek ve sulandırmak için sürekli “Ey Yıldıray Çiçek! Sen, geçmişte Habur’u, Dolmabahçe’yi, Çözüm Sürecini, Oslo’yu, Barzani’yi, Şivan Perver’i, FETÖ’yü v.b konuları yazdın mı? Cesaretin var mı? Yazabilir misin?” diyerek geçmişteki yazılarımızı bilmeden, onları okumadan bizi tahrik ettiğini sanıyor.
Yazdım embesil yazdım. Yazdım soytarı yazdım. Yazdım ahmak yazdım. Hem de bu konularla ilgili neler yazdım neler! Belki de bu konularda en fazla yazan yazarlardan birisiyim.
Çözüm sürecinde yaptığımız en ağır eleştirileri, 2016 yılından itibaren terör örgütü PKK/YPG’ye kan kusturan hükümete sürdürmenin bir mantığı var mı?
“Ermeni açılımı” yapılan günlerde yaptığımız en ağır eleştirileri, Ermenistan’ın 30 yıldır sürdürdüğü Karabağ işgalini bitirmek için Azerbaycan’ın yanında her şeyini seferber etmiş hükümete karşı sürdürmenin bir mantığı var mı?
Hükümetin iş birliği yaparken “Aldatıldık” diye sonuçlanan FETÖ ilişkileri hakkında yaptığımız en ağır eleştirileri, FETÖ ile mücadele edilen, FETÖ’nün her yerde Cumhur ittifakı düşmanlığı olduğu bu dönemde hükümete karşı sürdürmenin bir mantığı var mı?
Bu konuda örneğimiz çok ama sanırım bu üç örnek yeter.
Hz. Mevlana’nın "Dünle beraber gitti cancağızım Ne kadar söz varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…” sözünü tam bu noktada kullanırsak sanırım anlamlı olacaktır.
Zaten o günlerde yazdığım için bugün sizin alçak ve aşağılık ihanetlerinize karşı alnım açık ve cesaretli bir şekilde her ağır ifadeleri kullanıyorum.
Ben, geçmişte bu başlıklarda AKP iktidarına karşı susmuş, yaşananlar karşısında sinmiş olsaydım, bugün sizin yaptıklarınıza kalemim nasıl cesur olacaktı?
O dönemin şartlarında yazmış olduğum yazılar yüzünden ömrüm adliye koridorlarında geçti. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve şimdi Cumhur ittifakında bir ve beraber olduğumuz AK Parti şahsıma toplamda 38 dava açmıştı. O dönem yazdığım hiçbir yazımla ilgili pişmanlığım yoktur. 15 Temmuz hain darbe girişim gününe kadar, siyasi ve ideolojik manada adeta kanlı-bıçaklı olduğumuz AK Parti’ye Türk milliyetçiliği/Ülkücülük düşüncesi ve değerlendirmesiyle yazdığımız yazılar dün olmadığı gibi, bugünde bize asla külfet değildir. Dönemin şartlarında bizim için “medarıiftiharım” diyebileceğimiz yazılardı.
O yüzden dönüp kendi halinize bakın. Bizim dün AK Parti’nin politikalarına karşı ne yazıp yazmadığımızı sorgulamak yahut yazdıklarımızı kendinizi meşrulaştırmak için kullanmak yerine siz niçin bu kadar ihanet batağına saplanmış ve zerre düzelme emaresi göstermeyen CHP ve kuyruklarına hizmet ettiğinizi sorgulayın.
CHP’nin DEM, PKK, YPG, FETÖ, Barzani, Ermenistan, ABD ilişkileri ve diğer ihanetleri hakkında zerre söz söylemeyip, bizim 13 yıl önce ne yazdığımızı mı sorguluyorsunuz?
Dün verdiğimiz mücadele, bugün verdiğimiz mücadelenin şerefi olmaktadır.
Değişik bir soytarı, değişik bir embesil havanız var. Dün neye karşı olduğumuzu ve bugün neyi desteklediğimizi idrak edemeyenler, çizgimizin hiç değişmediğini de anlayabilecek kapasite de değildir.
Dün yazdığımız yazılar, çıkardığımız kitaplar zaten verilen mücadelenin bizzat delilidir. Parça parça değil her şeyi tüm okuyun, okutun. Göreceksiniz ki, yazar olmanın omurgası mücadelenin şerefiyle dimdik duruyor.