Size her yol Paris!
“Tatil bazı insanlara yakışmıyor ama bana yakışıyor” tavrıyla turistik mekanlarda mütemadiyen boy gösterip belediye işlerini aksatan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sevenlerinin bile “Bu kadar da olmaz” feveranını üzerine çekince söylemde değişikliğe gitti.
Şimdilerde “İstanbul’u tanıtıyoruz” ayağına turistik gezilerine hız kesmeden devam ediyor. Ancak Ekrem İmamoğlu bu sefer tek başına değildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve CHP’li birçok belediye başkanı İmamoğlu’nun finanse ettiği sefahat kervanına katıldılar.
Üsküdar’dan Şişli’ye, Kadıköy’den Beyoğlu’na CHP’li pek çok belediye başkanı, Paris’te düzenlenen bu gösterişli gezide eşleriyle birlikte yer aldı.
Amaç neydi? İstanbul’u tanıtmak mı, yoksa kendi sefahat düşkünlüklerini tatmin etmek mi?
Paris'te "after party" düzenlemekle İstanbul tanıtılır mı?
İstanbul'un binlerce yıllık tarihi ve dünya çapındaki bilinirliği, bu tür yüzeysel tanıtımlara ihtiyaç duymayacak kadar güçlüyken İstanbul’un haftalık 250 bin avro harcanarak tanıtılmaya ihtiyacı var mıydı?
İstanbul’u tanıtmak için bunca zahmete giren Ekrem İmamoğlu, İstanbul'un 2027 Avrupa Oyunları'na ev sahipliği yapmasına ilişkin mutabakat metnini imzalama bahanesiyle Roma’ya da böyle bir gezi tertiplemişti.
45'i gazeteciden oluşan 76 kişilik kafile, şehrin en pahalı otellerinden birisinde İBB’nin kaynaklarıyla konaklamış ve bu müsriflik hali birçok kesimin tepkisini çekmişti.
Ekrem İmamoğlu'nun tatilci kimliğini gizlemek için bu tür etkinlikleri bir kılıf olarak kullanması ve bu süreçte harcanan kamu kaynaklarının hesabının verilmemesi not edilmesi gereken bir durum.
Muhalif gazetecilerin bile bu gezilere ve yapılan harcamalara şüpheyle yaklaşması, masrafların sponsorlar tarafından bilabedel karşılandığı beyanına kimsenin itimat göstermemesi Ekrem İmamoğlu’nun samimiyetini sorgulatıyor.
Ekrem İmamoğlu ve CHP’li diğer başkanların bu lüks gezilerde buluşmaları, halktan ne kadar kopuk olduklarını bir kez daha ortaya koydu. Çünkü bunlar Türkiye’deki yaşam standartlarının gerileyişi üzerinden iktidarı sürekli eleştirirken Paris sokaklarında kalantorluğun dibini boyladılar.
İstanbul’un iki dönemdir çözüm bekleyen sorunları bir kenarda dururken, bu tür lüks etkinliklerle zaman geçirmek, halkın ihtiyaçlarına gözlerini ve kulaklarını kapamak değil de nedir?
Gezmek, tozmak, lüks içinde yaşamak İmamoğlu’nun dediği gibi onlara yakışıyor olabilir; fakat yönetsinler diye kendilerine emanet edilen şehir ve ilçeler, samimi bir hizmet anlayışını hak ediyor. Gelgelelim böyle bir hizmet anlayışının onlarda olmadığı her geçen gün daha da netleşiyor.