ABD finanse ediyor, İsrail tetiği çekiyor!
İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü zulüm ve işgal politikalarına dünyanın dört bir yanından vicdanlı bireylerin tepkileri dinmiyor. Avrupa'dan ABD'ye birçok ülkenin siyasetçileri, Siyonistlerin soykırımına alenen arka çıkarken aynı ülkelerdeki kamuoyunun geniş bir kesimi vicdani bir duruş sergileyerek mazlum Filistin halkının yanında yer alıyor. Uluslararası Siyonizm, sahip olduğu kuvvet ve propaganda mekanizmalarına rağmen, insanlığın en temel erdemi olan “vicdanı” tahakküm altına almayı başaramıyor. Böyle olunca da namlusunun istikametini bu zulme ses çıkaran herkesin üzerine doğrultuyor.
Türk asıllı ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi de bu vicdan hareketinin bir parçası olarak, pasaportunu taşıdığı ABD’nin göz ardı ettiği bir zulme karşı durmak için Batı Şeria'ya gitti. Ancak, İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü şiddet politikasının kurbanı olarak İsrail askerlerinin kurşunlarıyla başından vurularak can verdi.
Ayşenur’un taşıdığı ABD kimliğiyle katledilmesine rağmen ABD'nin olaya ilişkin zayıf tepkisi, İsrail ile olan stratejik münasebetlerinin kendi vatandaşlarının canı pahasına bile bozulmayacağını gösterdi. Oysa bir zamanlar ABD yaşam ve mülkiyet haklarının dünyadaki zabıtalığına soyunmuştu. Şimdi Filistinlilerin yaşam hakkı, İsrail’in askeri operasyonlarıyla hiçe sayılıyor; mülkiyet hakları ayaklar altına alınan insanlar evlerinden sürülüp topraklarından zorla göç ettiriliyor. Ve tüm bunlar, özgürlüklerin en büyük savunucusu olduğunu iddia eden bir devletin gözetiminde yapılıyor.
Amerikan Anayasası’nın 15 Aralık 1791 tarihli ilk değişiklik maddesiyle basın özgürlüğü de anayasal güvence altına alınmıştı. Ancak bugün, ifade özgürlüğü hakkı ABD’de de büyük bir tehdit altında. İsrail’i eleştiren veya Filistin halkına destek veren her ses, gözaltılar ve sistematik baskılarla susturulmaya çalışılıyor. Filistin'e dair gerçekleri dile getirmek, giderek bedeli ağır bir cesaret eylemine dönüşüyor.
Ayşenur’un ölümüne giden yol, yalnızca İsrail’in askeri şiddetiyle döşenmedi. ABD'nin İsrail’e yıllardır verdiği askeri ve siyasi destek olmaksızın İslam coğrafyasının kalbinde böylesine vahşetlerin bu denli pervasızca sergilenmesi mümkün olamazdı. Washington, soykırım suçuyla ve insan hakları ihlalleriyle anılan İsrail devletine geçtiğimiz yıl 20 milyar dolarlık silah satışını onayladı. Böylece ABD, yalnızca İsrail’in askeri gücünü tahkim etmekle kalmadı, aynı zamanda Filistin halkının muhatap olduğu zulmün süresini ve şiddetini de artırdı. Ayşenur’u hayattan koparan tetiği İsrail askerleri çekmiş olabilir, fakat o tetiği finanse eden ABD’nin işbirliği bu cinayetin ve işlenen tüm trajedilerin temel kaynağıdır. Soykırımcı Siyonistlerin her gün hayatlarını gasp ettikleri masum canlar, ABD ve İsrail arasındaki suç ortaklığının en bariz sembolüdür.