24 Kasım 2024
weather
15°
Twitter
Facebook
Instagram

Suç işle, yakalan, serbest kal

YAYINLAMA:
Suç işle, yakalan, serbest kal

Her yeni gün, karanlık bir kutunun kapağı aralanıyor ve içinden yeni bir şiddet vakası çıkıyor. Empatinin, edeple yoğrulmuş sevgi ve saygı kültürünün köklerinden koparıldığını ispatlayan hadiseler zincirine bir halka daha ekleniyor. 

Özellikle büyükşehirlerin kaotik kozmopolit yapısı, suç makinelerinin serbestçe cirit attığı birer vahşi yaşam alanına dönüşmüş durumda. Artık "Ne oluyoruz?" sorusu bile anlamını yitirmişken, esas sormamız gereken soru açık: "Şimdi, hemen ne yapmamız gerekiyor?"

Bir acının sıcaklığı daha geçmeden, ufukta bir yenisi beliriyor. Gözyaşlarımız daha Narin için akarken, Sıla bebeğin trajedisi kapımızı çalıyor. Medyanın her gün yeni bir şiddet vakasını servis ettiği bu dönemde, aile içi cinayetlerden sokak ortasında işlenen vahşetlere kadar her türlü insanlık dışı olaya tanık oluyoruz.

Zincirin son halkalarından biri de 26 suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti'nin, meslekte henüz bir yılını bile doldurmayan polis memuru Şeyda Yılmaz'ı katletmesiyle eklenmiş oldu. Defalarca adaletin boşluklarından faydalanarak toplum içine salıverilen bu suç makinesi, sonunda masum bir hayatı kaydırmayı başardı.

Şimdi sormamız gerek: Cinsel tacizden uyuşturucuya, yağmadan hırsızlığa kadar birçok suçtan kaydı bulunan bu suç gurmesi nasıl oldu da defalarca serbest kaldı? Onu her defasında özgürlüğüne kavuşturmak, göz göre göre, topluma pimi çekilmiş bir bomba atmak değil miydi?

Henüz 19 yaşında, ardında 26 suç bırakmış bir zanlının hala sokaklarda dolaşabilmesi, adalet mekanizmasının sorgulanmasını gerektiren bir tablo değil mi? Şimdi bu şahıs, bir cana kıydığı için tutuklandı ama bu cinayet işlenmeseydi, başka masumların kurban gitmeyeceğini kim garanti edebilirdi? Ya da bir çocuğun hayatını karartmak için fırsat kollamayacağını kim söyleyebilirdi?

27’inci suçunu bir cana kıyarak işleyen bu suç makinesi, adliyeye götürülürken serbest kalma umudunu hala yaşıyor ve “Serbestim, bırakın beni” diye haykırıyordu. İlk ifadesinde 'Tutuksuz yargılanmak istiyorum” diyordu. Belli ki suç işledikçe onu defalarca serbest bırakan sistemin “suç işle, yakalan, serbest kal” işleyişinin bir kez daha yüzüne tebessüm etmesini istiyordu.  

Bu olay bize ne anlatıyor? Yargı sistemimizin bu işleyiş biçimi karşısında sormamız gereken soru artık net: Aramızda kaç tane daha potansiyel katil, kaç çocuk tacizcisi, kaç suç makinesi sessizce dolaşıyor? Bu sorulara tatmin edici bir yanıt bulamıyorsak, toplumsal düzenin uçurumun kenarına sürüklenmekte olduğunu da kabul etmek zorundayız.

Bu toplumsal kaosun farkında olan ve çözüm için adım atan MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin talimatıyla MHP ARGE birimi, toplumsal şiddetle mücadeleyi devletin ve toplumun gündemine taşımak üzere önemli bir girişim başlattı.  MHP ARGE'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’in öncülüğüyle, uzmanlar ve akademisyenlerden oluşan bir komisyon bireysel ve toplumsal şiddetle etkin bir şekilde mücadele etmek, bu derinleşen sorunun kökenlerine inmek ve çözüm önerileri geliştirmek için çalışmalarına başladı. Umarız kanayan bu yara bir an önce durdurulabilir ve toplumun huzurunu tehdit eden bu şiddet sarmalı son bulur.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *